Kategori: blog

BTK’nın Güvenli İnternet Hizmeti Kararı

İlk gündeme geldiğinde büyük ses getiren ve çokça eleştirilen, internet özgürlüğüne zeval mi geliyor dedirten güvenli internet hizmetine ilişkin BTK kararı düzenlenip tekrar yayınlandı.  Kararı kullanıcılar için değerlendirmek gerekirse;

  1. Öncelikle sakin olun, siz  istemedikten sonra kimse internet özgürlüğünüzü kısıtlayamaz.  Bu cümleyi Türkiye şartlarında yorumlamakta fayda var tabi. Youtube, blogspot gibi örnekleri göz önünde bulundurduktan sonra sınırsız özgürlük.
  2. Tasarıda öngörülen aile paketi veya çocuk paketini seçmiyorsanız, ulaşabildiğiniz internet siteleri konusunda herhangi bir değişiklik olmayacaktır.
  3. İnternet erişim hizmeti sunan işletmeciyle yaptığınız abonelik sözleşmesinde güvenli internet hizmeti talep ediyorsanız; ücretsiz olarak güvenli internet hizmetinden faydalanabileceksiniz.
  4. Aile paketi ya da çocuk paketini seçecek ve burada oyun site ve uygulamaları, sohbet site ve uygulamaları ve sosyal medya site ve uygulamalarına erişimi engelleyebileceksiniz.
  5. Kullandığınız internet profilini kolaylıkla değiştirebileceğiniz kullanıcı adı ve şifreyesahip olacaksınız. Böylece aile profilinden erişimin kısıtlanmadığı profile kolaycageçebileceksiniz.
  6. Güvenli hizmet paketleri Çocuk ve Aile Profil Kriterleri Çalışma Kurulu belirleyecek. Hangi kriterlerin göz önünde bulundurulacağı ya da sınırları kararda yer almamaktadır.

Kararı internet sitesi sahipleri tarafından değerlendirecek olursak;

  1. İnternet sitenizin değerlendirilmesi için kurumca hazırlanan site üzerinden başvurudabulunabileceksiniz.
  2. İlgili başvuru ve itiraza ilişkin İşletmeci adı, kullanıcı profili ile alan adı/IP adresi ve port bilgileri, başvuru ve itirazların doğru değerlendirilebilmesi için İşletmeciler tarafından Kuruma gönderilecek.
  3. Örneğin siz çocukların gelişimi ve eğitimi için son derece faydalı oyunların yer aldığı bir oyun sitesi olabilirsiniz ve aile ya da çocuk paketlerinde erişimi engellenen bir site olamayacağınızı düşünebilirsiniz. Bu durumda erişime engellendiğiniz takdirde itiraz hakkına sahip olacaksınız.

Kararda kullanıcılar açısından herhangi bir dayatma söz konusu değil. Bu açıdan bakarsak internette erişim özgürlüğüyle ilgili bir sorun ortaya çıktığını söylememiz mümkün değil.  Ancak kararda hangi sitelerin, hangi kriterlere göre erişime engelleneceği konusunda bir açıklık yok. Bu açıdan baktığımızda da birtakım sorular ortaya çıkıyor. Yanlış ve ölçüsü kaçmış sansür listeleriyle mi muhatap olacağız? Bu ne kadar uzak bir ihtimal? Peki itirazdan sonraki süreç ne kadar uzayacak? İtirazın şekli ne olacak? Sınırlamalar neden oyun, sohbet ya da sosyal medya?

BTK bu noktalara da açıklık getirip yüreklere su serpse ve dünya üzerinde internet sansürleriyle ilgili olan imajımız düzelse, sunulan bu hizmet internet güvenliği mi internet sansürü mü sorusuna neden olmasa, bütün dünya buna inansa, bir inansa ve hayat bayram olsa ne kadar güzel olur değil mi sevgili okuyucu?

Fikrin nedir, benimle aynı endişeleri paylaşıyor musun?

İzinli Pazarlamaya Hukuki Bakış

Merhabalar, bir önceki yazım Doğrudan Pazarlamada Alem Buysa Kral Müşteri ‘de artık markalardan gelen pazarlama mail ve mesajlarına müşterinin rahatlıkla “HAYIR!”  deyişinden ve markalarının bu sebeple tavrının değiştiğinden bahsetmiştim. Bu yazımda bu motivasyonu sağlayan yasa tasarılarından bahsedeceğim.

Şu sıralarda tüm markalar, müşterilerinin kişisel bilgileriyle ilgili datalarını güncelleyip müşterilerine onaylatıyor. Doğrudan pazarlama ajansları markaları bu yönde yönlendiriyor. Bunun sebebi ise meclisin onayından geçmeyi bekleyen, Avrupa Birliği uyum yasalarının bir sonucu olan iki kanun tasarısı.  Bu tasarılar:

  • Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
  • Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Kanun Tasarısı

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın ilgili maddeleri;

Ticarî elektronik ileti gönderme şartı

MADDE 6 – (1) Ticarî elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak

kaydıyla gönderilebilir. Bu onay, yazılı olarak veya her

türlü elektronik iletişim araçlarıyla

alınabilir.

(2) Esnaf ve tacirlere önceden onay alınmaksızın ticarî elektronik iletiler

gönderilebilir.

Ticarî elektronik iletinin içeriği

MADDE 7 -(1) Ticarî elektronik iletinin içeriği alıcıdan alınan onaya uygun olmalıdır.

(2) İletide, göndericinin tanınmasını sağlayan bilgiler ile haberleşmenin türüne bağlı

olarak telefon numarası, faks numarası, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresi gibi

erişilebilir durumdaki iletişim bilgileri yer alır.

(3) İletide, haberleşmenin türüne bağlı olarak, iletinin konusu, amacı ve başkası adına

yapılması hâlinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere de yer verilir.

Alıcının ticarî elektronik iletiyi reddetme hakkı

MADDE 8 – (1) Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticarî

elektronik iletileri almayı reddedebilir.

(2) Gönderici, ret bildiriminin, elektronik araçlarla kolay ve ücretsiz olarak iletilmesini

sağlamakla ve gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunmakla yükümlüdür.

(3) Talebin ulaşmasını müteakip gönderici, iki iş günü içinde alıcıya elektronik ileti

göndermeyi durdurur.

Cezaî hükümler

MADDE 9 – (1) Bu Kanunun;

2a) 3 üncü maddesindeki yükümlülükler ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)

bendindeki yükümlülüklere aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara bin Türk Lirasından

beşbin Türk Lirasına kadar,

  1. b) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrasındaki  yükümlülükler

<em

>ile, 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 7 nci maddesinin ikinci ve üçüncü

fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara bin Türk Lirasından

onbin Türk Lirasına kadar,

  1. c) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 8 inci maddesinin ikinci

fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara ikibin Türk Lirasından

onbeşbin Türk Lirasına kadar,

ç) 6 ncı maddesinin birinci fıkrası ile 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket

eden hizmet sağlayıcılara bin Türk Lirasından beşbin Türk lirasına kadar,

  1. d) 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılara ikibin

Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar,

idarî para cezası verilir.

(2) Bu maddehükümlerine göre idarî para cezası vermeye, Bakanlığın İç Ticaret

Genel Müdürlüğü yetkilidir.

Okuduğunuz üzere, kanun koyucu ticari elektronik iletileri önceden kullanıcının onayına, ileti kullanıcıya iletirken, onun hangi konuda iletişime izin verildiyse o konuda iletişim kurulmasına ve iletişimin amacına kadar sınırlamalara gitmiş. Aynı zamanda kullanıcının onayını daha sonra dilediği zaman kaldırabileceğini ve bu göndericiye bildirildiğinde iki iş günü içerisinde gereğini yapması gerektiği belirlenmiş. Bu durumda markanın müşteriyle iletişiminde daha saygılı ve sınırları çizilmiş bir ortam sunuluyor. Bu firmaların aleyhine gibi görünse de daha uzun ve sağlıklı iletişim kurma açısından uzun vadede fayda sunuyor. Artık elektronik ortamda pazarlama faaliyetlerinde, firmalar mail dataları satın almaktan çok, kullanıcısının kalbine girme yönünde stratejiler geliştirecek. Kalbe giden yol da daha başarılı, daha yaratıcı pazarlama kampanyalarından geçecek.

Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Kanun Tasarısında ise kişisel bilgileri, kişisel bilgilerin işlenmesi gibi konuların sınırları çizilmiş. Konumuz ile ilgili madde ise:

İlgili kişilerin bilgilendirilmesi

Madde 6- Kişisel verilerin toplanması sırasında ilgili kişilere;

  1. a) Veri kütüğü sisteminin sahibi veya temsilcisinin kimliği
  2. b) Kişisel verilerin hangi amaçla işleme tâbi tutulacağı,
  3. c) Kişisel verilerin kimlere aktarılacağı,
  4. d) Soruları cevaplandırmanın zorunlu olup olmadığı, cevaptan kaçınma hâlinde bunun muhtemel sonuçları,
  5. e) İlgili kişi hakkındaki kişisel verileri öğrenme ve gerekiyorsa bunları düzeltme hakkına sahip olduğu,

hususlarında bilgi verilir.

Yine bu maddede de kişisel bilgilere her türlü ulaşım ve kişisel bilgileri kullanım hakkında ilgili kişilerin bilgisi gözetilmiştir.

İzinli Pazarlama konusunda pazarlama dünyasının gözü, kulağı meclis onayı bekleyen bu iki yasaya bakıyor. Fikrimce bu iki yasa hem firmalar, hem marka açısında gerek düzenleme gerek yaptırımlarıyla ideal iletişimin sınırlarını çiziyor. Bize de “ideal” olanın ne olduğunu görmek için tasarının meclisten geçmesini beklemek ve sonuçlarını analiz etmek kalıyor.

Rekabet Hukuku ve Microsoft Davaları

” Karar vereli uzun zaman oldu; ama uygulamaya yeni başladım!” dediğiniz şeyler var mı hayatta? Bence vardır, yoksa “ne mutlu -ertelemiyorum- diyene!”

Bu giriş cümlelerimde şahsıma küçük bir ima ve eleştiride bulunduktan sonra, ertelemeyi bırakıp “hukuk” ile ilgili ilk yazımın kurdelasını kesiyorum sevgili okuyucu. Hazır mısın?

Bugün burada hukukun iktisadi analizini yapmak üzere, hem hukukça hem iktisatça bir şeyler söylemek üzere toplanmış bulunuyoruz. Konumuz şirketlerin piyasadaki hakim durumu ve bu durumu kötüye kullanmaları. Peki nedir hakim durum?

Hakim durum ; bir firmanın (Firma grubunun) rakiplerinden bağımsız olarak fiyatları, üretimi ve dağıtımı (erişimi) belirleyici konumda olmasıdır.

Firmanın pazar payının büyük olması ve rakiplerinden bağımsız olarak kendi fiyatını kendi belirleyebiliyor olması firmayı pazarda hakim güç kılar. Yani bu alıcılar, satıcılar, ürün ve hizmetler dünyasında sözünün geçmesi en çok bu kriterlere bağlıdır. Rekabet Hukuku, pazarda hakim güç olmaya olumsuz bakmaz; ancak hakim güce karşı rekabeti ayakta tutmaya çalışır. Çünkü rekabet, daha ucuz ve kaliteli ürünler için, teknolojinin daha hızlı gelişmesi için elzemdir. Ancak eğer firmalar ellerindeki bu gücü kötüye kullanırlarsa normlar orada müdahale edecektir. Hakim gücün kötüye kullanılmasının önemli yollarından biri “ürün bağlama” yöntemidir. Ürün bağlama firmaların hakim gücünü kullanarak, aralarında objektif bir bağlantı olmayan iki ürünü birlikte satması ve bunu ek yükümlülük koşarak yapmasıdır. Bu konuyu ele almamdaki en önemli sebep olan örnek davalardan bahsetmek istiyorum size.

  • Microsoft- ABD,1998 davası
  • Microssoft- Avrupa Komisyonu, 2008 davası

Microsoft işletim sistemlerinde tartışmasız süper güç. Evet hem pazar payı çok büyük, hem de kendi ürünün fiyatını rakiplerinden bağımsız beirleyebiliyor. Pazarın “hakim gücü!” Ama pazarda rakiplerine rekabet şansı

neredeyse bırakmayacak kadar büyük bir şekilde bu gücünü 1998 yılında kötü kullanmış. Temelde sattığı şey işletim sistemiyken, Windows’a önceden yüklenmiş  “internet explorer”ı windows ile birlikte satıyor. Bu hareketiyle kullanıcı davranışlarını açıkça yönlendiriyor. Böylece pazardaki diğer internet tarayıcı satıcılarını pazar dışına itiyor. Bunun sonu da “tekelciliğe” varıyor.

Bu sebeple ABD’de de, Avrupa Komisyonu tarafından da cezalandırılıyor. Microsoft AB Komisyonuna hakim gücünü kötüye kullanarak tekelciliğe sebep olduğu için 1 Milyar 680 milyon euro ceza ödüyor.

2008 davasında da aynı şekilde Windows’a hazır yüklenmiş Windows Media Player’ı satmaktan cezalandırılıyor. Çünkü yine burada da hakim gücün kötüye kullanılarak kullanıcı davranışlarının yöneltilmesi söz konusu olduğu kabul ediliyor.  Rekabet hukuku, Firefox’un, Google Chrome’un, Realplayer’ın yaşam ve başarı şansını, bununla birlikte rekabeti,bununla birlikte toplam artık yani toplam refahı arttırıyor.

Bence de Microsoft tartışılmaz bir girişim ve süper güç. Ancak hukuki çerçevede değerlendirdiğimizde yapılanın rekabet hukuku kurallarına aykırı olduğunu açıkça görmekteyiz. Bu açıdan mahkeme kararlarına katılıyorum. Zayıf çocuğun kavgada zarar görmemek için babasını, abisini çağırması gibi midir burada hukukun rolü bilinmez; ama zayıf olanı güçlü olana karşı korumak, bunu da hakkaniyete dayandırmak bence “aklın işi!” ve doğru bir iş.

Normal şartlar altında sevgilerimi sunardım sana; ama bu ciddi yazının şerefine saygılarımı sunuyorum saygıdeğer okuyucu:)